top of page
MUHARREM GEZER

Dijital İş Modelleri ve Endüstri 4.0 yaklaşımı ile Sürdürülebilirliği Geliştirmenin 10 Yolu

Güncelleme tarihi: 10 May

Şirketler dijital dönüşüm yolculuğunda sürdürülebilirliği, bir taraftan ekonomik diğer taraftan ise ekolojik olarak sağlama sorumluluğundadır. Bu makalede, Alman sanayisinde dijital iş modellerinin Endüstri 4.0'da sürdürülebilirliği nasıl artırabileceği tartışılmaktadır.. Sürdürülebilirlik yapısal değişimin itici gücüdür: Günümüz iş modellerinin, yeni ve geleceğe uygun modeller yaratmak adına dijital dönüşüme paralel olarak sürdürülebilirlik yaklaşımını da ön plana çıkarma görevleri vardır.


COVID-19 pandemisinin getirdiği zorluklar halen devam etmekte ve bununla birlikte iklim değişikliği ve sonuçları hakkında yenilenen ve büyüyen bir farkındalık da ortaya çıkmaktadır. İklim değişikliği daha kademeli ve bazen daha yoğun olarak etkisini bizlere göstermektedir. Bu değişikliğin ekonomik önemi ve diğer sektörler için rol model işlevi göz önüne alındığında, Alman sanayisine bu konuda özel bir sorumluluk düşmektedir.


Sürdürülebilirliği eyleme geçirmek için yeni yaklaşımlar ve fırsatlar, dijitalleşmedeki ilerlemeler ve Endüstri 4.0’ın özünde bulunan değer yaratma ağlarıyla ortaya çıkıyor.

Makalede bu hususlar ele alınmakta ve endüstriyel sektörde sürdürülebilirliği artırmak amacıyla dijital iş modellerinin fırsatları tartışılmaktadır.


Makaledeki önermeler iki temel üzerine kurulmuştur:


I) Dijitalleşme, endüstride sürdürülebilirliğin önemli bir oyuncusudur.


“Yeşil ve dijital dönüşüm el ele gider” (Ursula von der Leyen, Aralık 2020).

Endüstriyel üretimin dijital dönüşümü ve yeni değer ağları, ürünlerin enerji ve kaynak tüketimini daha verimli hale getirebilir. Tahminlere göre, hali hazırda oldukça verimli olan Alman endüstrisinde enerji tüketiminde tasarruf potansiyeli %8'dir.(1) Ancak, enerji ve kaynak verimliliği tek başına sürdürülebilir bir ekonomi hedefine ulaşmak için yeterli değildir.


II) Dijital iş modelleri, sürdürülebilirlik ve beraberinde gelen maliyetler arasındaki çelişkiyi ortadan kaldırabilir.


Yeni iş modelleri, sürdürülebilir gelecek için dijitalleşme potansiyelini ortaya çıkarmanın anahtarıdır. Sürdürülebilirlik hiçbir durumda daha az değer yaratmaya yol açmaz. Aslında sürdürülebilirlik, büyümenin ölçüsü değişse de yeni değerler yaratabilir.


Bu iki öncülden yola çıkarak çalışan “Dijital İş Modelleri” grubu, sürdürülebilir bir ekonomide dijital iş modellerinin oynadığı role ilişkin 10 önerme ortaya koymuştur (Şekil 1). Bu önermeler, sürdürülebilir bir endüstri için dijital iş modellerinin sunduğu fırsatları, keşfeden şirketlere ve önderlere ilham kaynağı olmayı amaçlamaktadır. Odak nokta, yeni iş modellerinin sağladığı fırsatlardır. Mevcut (modası geçmiş) iş modellerine ilişkin yasaklar ve düzenlemelerle ilgili endişeler dikkate alınmamaktadır çünkü yeni, geleceğe hazır modeller oluşturulabilmesi için günümüz iş modellerinin dijital dönüşüme paralel bir sürdürülebilirlik dönüşümünden geçmesi gerekmektedir.




Tez 1: Dijitalleşme aracılığıyla demateryalizasyon, kaynak tüketimini azaltır.


Dijitalleşmenin önemli bir boyutu da katma değere odaklanılması ve fiziki nesnelerden olabildiğince vazgeçilip bunların yerini yazılım ve enformasyonun almasıdır. Bu tip dijitalizasyon süreçlerinde sürdürülebilirlik ve kaynak korunumu doğal olarak ortak bir noktada buluşur. Artırılmış gerçeklik sayesinde teknik aksaklıkların daha az maliyet, iş gücüyle çözülmesi, yukarıda açıklanan duruma bir örnek olarak verilebilir. Fiziksel nesnelerin yerine geçen yazılımlar, gerek ağ üzerinden çalışma kabiliyetleri gerek yüksek performans verimlilikleri sayesinde sürekli olarak iş modelini iyileştirmeye olanak sağlar.


Tez 2: Kaynak verimliliği önemli bir başlangıçtır fakat sürdürülebilir bir iş modeli geleceğin kendisidir.


Kaynak tüketimini azaltmak iyi niyetli bir başlangıç olsa da yeterli değildir. Çünkü bu model kaynakların geri kazanılması ile refah artışını yaratan sürdürülebilir iş modellerine olanak sağlamaz. Sıfır emisyonlu üretim ve efektif enerji yönetimi herkesce kabul gören hedeflerdir ve bu hedefleri emisyon sertifikası gibi destekler teşvik eder. Bunlar var olan modellerin çevre duyarlılığını güçlendirmeyi sağlayabilir fakat “greenwashing” gibi tehlikelere de kapı aralayabilir.


Bu tip önlemlerin yerine olması gereken, sürdürülebilirliği ve dijitalleşme merkezine alan değer yargıları paradigması değişimidir. Sürdürülebilirlik mutlaka değer yaratımının kendisinden ortaya çıkmalıdır.


Tez 3: Veri görünürlüğü sürdürülebilir bir iş modelinin temel değer yargısıdır.


İyi bir enformasyon kapasitesi dijitalizasyonun temel bir yapı taşıdır. Endüstri 4.0'da şirketler arası veri transferi ile oluşan veri alanları bu yeteneği geliştirir, sürdürülebilir iş modeli bu verileri kullanarak şeffaf değer yargısı içeren enformasyonları sunar. Bu yapılar geleneksel veri silolarını birbirine bağlar ve daha verimli bir yapı oluşturur. Yapay zeka ve makine öğrenmesi ile yeni bulgular ortaya çıkar. Bu da şirketler arasındaki veri asimetrisini azaltarak genel verimliliği artırır.


Tez 4: Sürdürülebilir bir iş modeli kar maksimizasyonunu ve sosyal sorumluluğu dengeler.


Sürdürülebilir dijital iş modelleri sosyal sorumlulukları üstlenip bunu şirket amacı olarak paydaşlarla ve toplumla paylaşarak şirketin değerini arttırır. Geleneksel şirket yapılarında tek amaç karlılıktı fakat günümüzde gerek tüketiciler gerek paydaşlar gerekse pazar, şirketlerden karlılığın yanında sürdürülebilirliği de hedeflemesini beklemektedir.

Bu sürdürülebilirlik hedefi her alanda kendine yer bulur.


Tez 5 : Sürdürülebilirlik, endüstriyel değer yaratımının yeni girdi ve çıktılarına gereksinim duyar ve bunu mümkün hale getirir.


Sürdürülebilir iş modelleri finansal getiriden başka başarı kriterlerine ve göstergelere ihtiyaç duyuyor. Dijitalleşme geniş çaplı bu göstergeleri toplamakta devreye giriyor. Birleşmiş millet gibi örgütlerin yayınladıkları göstergeler ve skor tabloları şirketlerin tüm paydaşlara ve topluma gösterdikleri hassasiyeti iletmek için iyi bir araç olarak kullanılabilir ama hedeflenmesi gereken yasal zorunluluklar ve gösterge hedeflerinin ötesidir. Dijitalleşme, tüm tedarik zincirini çeşitli teknolojileri kullanarak (IoT, Blockchain etc.) sürdürülebilirliği sağlayan ve kanıtlayan yeni iş modellerini destekleyebilir. AB dijital ürün pasaportu gibi uygulamalar da bu tip gelişmelere bir örnek olarak verilebilir.


Tez 6: Servis bazlı iş modeli kalıpları döngüsel ekonomi için temel sağlar.


Döngüsel ve servis bazlı iş modelleri ancak dijitalizasyon sayesinde ekonomik olarak mümkün olurlar. Ürün tüketiciye ulaştıktan sonra üretici, ürün ve tüketici arasındaki ilişkinin hemen hemen sonlandığı geleneksel iş modelinin aksine döngüsel iş modeli, tekrar kullanım ve tamire dayanır. Geri dönüşüm gibi maliyetli süreçlerden ziyade performansı düşük unsurların tespiti ve gerekli performans seviyesine ulaştırılması hedeflenir.


Geleneksel üretim yöntemleri genellikle masif üretime ve ölçek ekonomisine dayanır. Bu durum da aşırı üretim ve düşük fayda oranına sebebiyet verir. (Araştırmalar, araç koltuklarının sadece %4’ü, tren koltuklarının %9’unun, aletlerin ise %34’ünün efektif şekilde kullanıldığını gösteriyor.) Servis bazlı iş modeli bu özellikleri sayesinde ürün başına elde edilen kardan ziyade ürün başına performans ve servisin kullanımına dikkat eder ve önemser. Servis bazlı iş modeli yarattığı servis ağları sayesinde sermaye ürünlerinin de çoklu kullanıma açılmasına önayak olur ve verimliliğini arttırır. Genel ekonomi perspektifinden ise hizmet bazlı iş modeli hammadde, enerji gibi kaynakların kullanımına azaltarak sürdürülebilirliği ciddi oranda arttırır.


Tez 7: Dijital marketler sürdürülebilirliğin sağlayıcılarıdır.


Geleneksel tedarik zincirleri şirketlerin ölçek ekonomisini kullanmasını teşvik eder. Sürdürülebilir çözümler genellikle pazarları çok küçük olduğu için düşük marjlara ya da başarısızlıklara sebep oluyor. Yeni dijital pazarlar ve iş platformları bu durumu değiştirebilir. Geri dönüşüm pazarındaki B2B platformları bu konuda iyi bir örnek teşkil ediyor. Örneğin plastik geri dönüşüm alanında, tedarikçiler Cirplus gibi platformlarda potansiyel alıcılarla buluşuyor. Bu platform küçük ve orta ölçekli firmaları da kendisine katarak alıcılılara güvenli ve esnek bir tedarik zinciri oluşturuyor. Tüm katılımcılar artan pazar şeffaflığından yararlanarak geri dönüşümleri ambalaj, otomotiv veya inşaat gibi sektörlerdeki müşteriler için ciddi bir alternatif haline getiriyor


Tez 8 : Açık partnerlik modeli döngüsel ekonomiyi yönlendirir.


Dijitalleşme üretimdeki verimliliği ciddi bir ölçüde arttırdı. Şimdi ise öncelik, şirketler arası ve açık ekosistemlerde işbirliği içinde değer yaratma ve değerlerin paylaşımıdır. Dijital pazarların sürdürülebilirliğe olan katkısının kanıtlanması sıklıkla karşılaşılan bir problemdir.

Bunun için sadece nihai ürünlere değil, aynı zamanda yarı mamullere, hammaddelere, üretim süreçlerine, nakliyeye, kullanıma ve bertarafa ilişkin verilere de ihtiyaç duyulmaktadır. Bu veritabanını oluşturmak teknik olarak mümkün olsa tüm aktörleri bu veritabanına katkıda bulunmasını sağlamak pek mümkün değildir. Bunun sebebi şirketlerin sahip olduğu geleneksel rekabet anlayışıdır. Bu anlayışın yukarıda bahsedilen veri tabanın oluşması ve dijitalizasyonun faydasının artması için değişmesi gerekir.


Tez 9 : Rebound etkisinin yönetilmesi, iş modeli inovasyonu için yeni fırsatlar sunar.

Dijitalleşme kaynak tüketimini azaltsa da altyapı maliyetlerini yükseltme riskini taşır. Yenilikçi iş modelleri kaynak korumasını hedefleyerek bu rebound etkisinden sakınmalıdır.

Rebound etkisi sürdürülebilir ekonomiye giden yolda en hafife alınan engellerden biridir. Dijital ürünler geleneksel alternatiflerine göre daha çevreci olsa da getirdiği kullanım kolaylığından kaynaklanan tüketim artışı sebebiyle sürdürülebilirliği zedeleme riskini taşır. Örnek olarak dijital fotoğraflar geleneksel fotoğraflara göre daha az çevreye zarar verirken kullanım sıklığının artması çevreye zarar verebilir veya araç paylaşım platformları daha az araç üretimini sağlarken normalden daha fazla kişinin araç kullanmasını teşvik edebilir.


İş modeli perspektifinden bakıldığı zaman rebound etkisini yönetmek yeni fırsatlar doğurabilir. Belirli davranış kalıplarını teşvik eden “dürtme” uygulamaları örnek olarak verilebilir. Sanal olarak yaratılan ürün kıtlığı bu tip yaşam tarzı ürünlerine ücret ödemeyi teşvik edebilir. Bunu ve benzeri B2C yaklaşımını endüstriyel dünyaya aktarmak zor olsa da yarattığı fırsatlar dikkat çekicidir.


Tez 10 : Doğru politika çerçevesi, sürdürülebilirlik dönüşümüne giden yolu açar.


Sürdürülebilir modellerin geliştirilmesinde ana rol endüstrinin kendisinde olsa da bu alanda siyasete de görev düşmektedir. Endüstri siyasetin belirlediği sınırlar içinde hareket etmektedir. Bu yüzden siyasetini belirleyenler sürdürülebilirliği aktif olarak desteklemeli ve siyaseti bu bağlam üzerinde şekillendirmelidir. Kanun koyucunun getireceği akıllı düzenlemeler sürdürülebilirlik dönüşümünü teşvik eder. Vergi gibi politik araçlarla endüstriye bir çerçeve çizer. Başarı için iki unsur önemlidir. Birincisi çizilen çerçeve şirketleri maliyetli ve uzun süren süreçlerin güvenliğini temin etmeli, ikincisi de fazla detaylı regülasyonlarla şirketlerin hareket alanını kısıtlamamalı.




Bu makalede kaynak olarak https://www.plattform-i40.de/IP/Redaktion/EN/Downloads/Publikation/Industrie40-and-sustainability.html sayfasındaki ilgili makale kullanılmıştır.


EDT Center, dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 alanında uluslarası tecrübe ve bilgi birikimi ile şirketlere baştan uca çözümler üretmektedir.



Detaylı bilgiler: EDT Center - i40Markt







110 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


bottom of page